Hakkımda

Uzun yıllardır yalnız birinin hikayeleridir bunlar. Kendinizden birşeyler bulmanızı dilerim.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Kendine Tahammül Sanatı



Yalnızlık zor şeydir..
Bazı haftasonları yapacak hiçbir şeyi olmaz yalnızların. O günler ailelerin mutlu birliktelik günleridir adeta. Henüz aile kuramamış ben gibiler için yapacak bir şey olmadığında işkenceye dönüşür. Çalışma günleri aynı saatte uyanmanın verdiği alışkanlıkla yatak bile batar, çok da geç olmayan bir saatte kalkarsınız. Tv iyi gelmez, ev işlerini canınız istemez, bir iki kimseyi arayacak olsanız ya ailecek kahvaltıya gitmişlerdir ya da beraber evde zaman geçirme haklarını kullanıyorlardır, rahatsız etmek istemezsiniz. Kitap okumak, film seyretmek içinizden gelmez. İster yağmurlu olsun, ister güneşli bir güzelim pazar göz kırparken yalnızlık “ilk defa”ymış gibi ağır gelir. Ne kadar alıştım deseniz de, tam olarak alışılmaz yalnızlığa.. Ama bir bakıma da sınavdır bu, kendi kendine tahammül etme sınavı. Bu sınavı veremezsen eğer başka hiçbir sınavı veremezsin. Öyle ya, insan kendine tahammül edemezken, başka kime, nereye kadar tahammül edebilir? Teoman’ın dediği gibi “nasıl oluyor vakit bir türlü geçmezken yıllar hayatlar geçiyor?” diye düşünür düşünür de bulamazsınız.
Birkaç gün önce annem ile kardeşim geldi beni ziyarete… 2 gün kalıp gittiler, bir dahaki görüşme 1 ay sonra… Hepimizin kendi hayatları, kendi zorunlulukları, kendi rutinleri var. Bir zamanlar 4 kişilik çekirdek ailemizin aslında ne kadar “kocaman” olduğunu düşünüyorum şimdi kendi yalnız dünyamda… 4 kişi ne büyük bir kavrammış, ne büyük ortaklıkmış. Hepimiz savrulduk başka başka yerlere… İnanın her gidişlerinden sonra depresyona giriyorum. Kavuşmak ise başlı başına bir bayram…. Bir nevi görüş günleri gibi….
Ağır geliyor şu an herşey..
İşi deliliğe vurdurup şu şarkıyı armğan ediyorum kendi kendime :
Tanrım tek başına koyma kullarını…
Yalnızlığa ancak sen dayanırsın !


Hiç yorum yok: