Yapmakla olup bitseydi bu iş,
Hemen yapardım, olup biterdi.
Döktüğüm kanla akıp gitse her şey,
Bir vuruşta sonuna varılsa işin,
Bir anda bu dünyayı olsun kazanıversen,
Zaman denizinin bir kumsalı olan bu dünyayı
Öbür dünyayı gözden çıkarır insan.
Ama bu işlerin daha burada görülüyor hesabı.
Dün bu sözlerle noktayı koyduğum duygularım, bugün yine bu
aynı sözlerle tam tersi istikamete kaydı. Kalbimin ibresi yön değiştirdi !
Bugün sabah seni gördüğümde konu; küçük
bir sahil kasabası olan Akçay’a gitmekten açıldı. Tesadüf eseri "benim teyzemler
orada tatil yapıyorlarken beni de çağırdılar, hafta sonu oraya kaçıyorum" dediğimde sen de bana bu hafta sonu için “biz”e dair planlar yaptığını
açıkladın. Şaşırdım ! Önce sizinkilerin de orada olması nedeniyle beraber
gidebileceğimizi düşündük ama sonra sen bundan caydın. Oysa öğlene kadar bu
fikrin hayalini kurdum bambaşka açılardan… Öğle yemeğinde konuyu daha detaylandırmak
ve nihayete vardırmak için buluştuğumuzda, gelmeme konusunda ciddi olduğunu
açıkladın, “dokundurma”larım işe yaramadı. Sonra gözlerinin içinde kaybolup
gittim küçücük masada.. Ben sana ilk ilişkimle ilgili detaylar verirken sen de
benimle nasıl sevişeceğinin hayalini kuruyordun ve ben bunu okuyabiliyordum. O an,
kamera bize yaklaştı, etraftaki herşey bulanıklaştı ve sadece biz kaldık,
dünyanın çevresine eşitledik kendimizi, kocaman olduk, herşey olduk! Arkadaş, sevgili, suç ortağı, zalim...
Hormonlarım devreye girdi ve bilmem kaçıncı kez ben seninle
ateşli sevişme hayalleri kurdum. Akşama kadar nasıl zaman geçirdim bilmiyorum
ama sen beynimin yarısıydın. Nedense bu işkenceye daha fazla dayanamayacağımız
ve yarın sevişeceğimize inandım.
İnandığım tüm değerleri, çektiğim tüm acıları unutup
çırılçıplak kalıyorum karşında. Delilik bu biliyorum, pişmanlık olacak ama "yaşıyorum" diyeceğim. Bugüne kadar kırk kilit vurup saklayıp da "kime – neden?" diye
çözemediklerimin cevabını veriyorum. “İşte bu kadar basit” diyorum. Cevap da
yok, sebep de… Bu kadar basit… Hayat!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder