Eskiden telaşlı insanlara bayılırdım. Gözümde büyük önem taşırlardı, büyük adamlardı. Telaşları, vakitsizlikleri bu yüzdendi.
Yeni moda şu : Herkes telaşlı... Herkes bir yere yetişecek. Hiç kimsenin vakti yok. Herkes meşgul, herkes yoğun...
Defalarca aynı durumu yaşadım farklı farklı kişilerle. 'Yok, tesadüf' dedim, 'söyledikleri mazaret değil, gerçekten öyledir' dedim, avuttum kendimi. Bıkmadım, alınmadım yine aradım. Bir arkadaştı çünkü sesini duymak istediğim, bir avuntuydu ihtiyaç hissettiğim.. Maalesef geç de olsa gerçeği kabul ettim : Artık bana ayrılacak vakit, sadece onlar istediğinde var. Yine de inatlaşmadım,payıma düşenle yetindim biraz kırgın olarak sadece. Teknolojinin bizi getirdiği nokta budur işte. Bir tıkla gönderilen mektuplar, bir tuşla ulaşılan insanlar değersizleşti. Kolay ulaşılan, kolay yitirilir çünkü. Nasılsa hep aynı telefonun ucunda, nasılsa hep aynı tık'ta, sen müsait olduğunda ! Ya da yok mu artık hayatında, sanal olarak başka biri dolduruverir o boşluğu sana. Perde arkasından görülerek sevilen kişiler ve uğruna ömür sarfedilenler... Yıllarca her zorluğa direnen dostluklar, sevgiler... Hasretten prangalar eskitip hergün sayfalarca yazılan mektuplar, nameler... Gelecek mi diye yollarda kalan gözler... Arar mı diye evden dışarı adım atmayan bedenler... Neredeler?
Elektriğin yettiği ölçüde meşguller...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder