Hakkımda

Uzun yıllardır yalnız birinin hikayeleridir bunlar. Kendinizden birşeyler bulmanızı dilerim.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Hamuş

Bir süredir Mevlana ve tasavvufi felsefeye karşı bir merakım var. Piyasada bulunan kitaplar - özellikle de bestseller - işin kurgu ve roman boyutuyla çarpıtılması mıdır? yoksa piyasalaştırılması mıdır? her neyse bilmiyorum... Tüm bunlar bir yana, arada verilen bilgilerin de yanlışlığına dair birtakım kanıtlar tespit edince "eee ben şimdi hangi kitabı okuyacağım" diye düşünmeye başladım mı kara kara... neyse araştır araştır, bir yazarın kitabını alarak mevlana denizine dalış yaptım!!!

Denize daldım ama ah bu ben, kendi başıma da yüzmem, illa onu bunu çekiştiririm yanımda, yöremde olsun diye... Yüzmese bile illa denize girsin diye:):) Bu bağlamda okuduklarımı tartışacağım ve çevremdekilere anlatacağım, tutturdum yine...Can çıkmadan huy çıkmaz tabii.. Eee herkesin her konuda fikrinin olduğu bir ülkede ve de bir dönemde yaşıyoruz ya... Ben anlatmaya başlayınca onlar da okuduklarından, duyduklarından, izlediklerinden vs.. yola çıkarak anlatıyorlar. Konu her seferinde geliyor mu Şems ile aralarında olan ilişkiye ve son darbe, sıkı durun : "Mevlana eşcinsel ! " demeye...Evet aynen budur durum. İlk başlarda pek aldırış etmedim ama artık bir saatten sonra sıkılıyor insan ister istemez.. SANA NE?? Sen bu kadar okuduğundan onu mu çıkarttın? Üstelik okunan kişi Mevlana, hoşgörünün en üst otoritesi ! Bütün bunlardan daha da sinir olduğum ve deyim yerindeyse" tüy dikilen" cümle : " Ben saygı duyuyorum, beni ilgilendirmez ama yani sen ne düşünürsün ki?" Seni ilgilendirmiyorsa neden görüş bildiriyorsun madem? Saygı duyuyorsan neden çekiştire çekiştire anlatıyorsun madem? Hepsi palavra bu cümlelerin...
Henüz okuduğum kitap bitmedi, üstelik birkaç yeni kitap daha aldım, koskoca Mevlana'yı tek kitapla bildiğini zannetmek gafletine düşenlerden olmamak adına... Onlardan çıkaracağım sonuçlar nelerdir bilmiyorum ama bildiğim tek şey var. Biz, üzerinden geçen 700 küsür seneden sonra bile kendisini değerlendirebilecek akla ve kalbe ve bilime sahip değiliz. Çünlü bizler; makam - mevki, para - pul, haset - tamah gibi zincirlerle fani şeylere bağlanmış küçük insanlarız. Bunun için ilk önce zincirlerimizden boşanmalıyız ! Kalbimizi özgür bırakmalıyız...

Hiç yorum yok: