Bugün kalbimin bana bugüne kadar öğretilenden farklı bir şekilde olduğunu anladım. Tabanı oldukça geniş olmasına karşın yukarıya doğru daralan bir şekil bu, oda oda bir piramit… Yok, piramit olması için köşelerin olması lazım ama benimkinin köşeleri yok oysa. Bundan on sene önceydi köşelerim, kalbimin köşeleri…
Geçen on sene, benim sınırlarımı, olurlarımı – olmazlarımı, kesin – kati kararlarımı, duygularımı, inançlarımı, değer yargılarımı, hak etmişlikleri – etmemişlikleri törpüledi. Kalbimin köşeleri törpülendi, eridi. Hepsini yuvarladı hayat, ister deyin virgülden sonra bir üst basamağa, ister deyin yokuş aşağıya… Yuvarlanırken herşeyi darmadağın ettiğim zamanlar da oldu, raydan çıkıp şarampole devrildiğim zamanlar da… Bunlara rağmen kendimi yeniden yola soktum, bazen hız kestim – bazen gaz verdim, devam ettim, devam edeceğim ! Yavaşlığın değil, sakinliğin gücünü keşfettim… Kısacası, kalbimi bir piramitten koniye dönüştürebildim.
Koninin tabanı, en az sevilen çoğunluğa ait. Koninin tepesinde ise çok sevilen azınlık… İnsanlar nasıl ve ne şekilde haraket ederler bu taban – tavan arasında hiç bilmem.. Anlayamadım kendi kalbimi bile. Bazen yıllarca tabanda kalanlar olur, ne yükselirler, ne de çıkar giderler kalplerimizden. Bazen de hızla yükselişe geçerler. Bazen siz “dur” dersiniz bu yükselenlere, bazen tutar çekersiniz ellerinden tepeye “gel, burası sana ait” diye… Kimi kalır yıllarca orada hiç değişmeden, kimi boşaltır gider ansızın - fark ettirmeden… Kimi kilitler altında tutar kendini, anahtarı nerde saklı bilinmez; kimi ayan beyan deşifre eder sevgisini karşılık beklemez… Kimi gelir geçer, kimi gelir gider yine gelir yine gider, kimi durur bekler… Kimi sıçrar beyne hükmeder; kimi tüm hücrelerinle ters düşer, bünyeyi isyana teşvik eder… Kimi diğerlerini esir alır, pabucunu dama attırır; kimi adil davranır, eşit çalışır… Kimi doğruları nedeniyle oradadır, kimi inanmak istediğimiz yalanları için…
“Kim, neden, neye rağmen, ne şekilde ve nereye kadar orada?” hayat belirliyor, müdahalesi yok, acısı – olayı çok. İzliyorum bu duraksız devinimi, kalbimin gelip gidenlerini, misafirlerini… Merak ediyorum hangisi misafir değil evin asıl sahibi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder