Bir sabah sağlam yatıp ertesi sabah arızalı kalktığınız oldu mu hiç? Üstelik yaşarınız henüz büyük rakamlara ulaşmamışken, öyle her şey tıkırında gidiyorken… Korku değilse bile merak unsuru barındıran bir durumdur, na-hoştur!
Üç ay önce bir akşam sağlam yattım. Sabah kalktığımda sağ gözümün yarıya kadar kapalı olduğunu farkettim. Şişmiş ve göz kapağı inmişti. Yalnız kalmadığımı bilsem, “biri gece dövdü” diyeceğim, o kadar yani. Bir tek mor’u eksik gözümün… Neyse pek evhamlı olmamaya özen gösteren, kedinin yaram var dediği bir hale düşmemek için ve de “acı patlıcanı kırağı çalmaz” diyerek kansere yakalanmış ve ona rağmen metanetini korumuş bir babanın kızı olarak bekledim geçmesini. “Bir böcek falan ısırmıştır, “alerji olmuştur” dedim…
10 gün falan bekledim geçmesini. Bu arada her görene hal anlatmak var ya, kendin bir şey bilmezken… O ayrı bir travma! Yaramdan değil sorandan usandım hesabı…
İkinci haftaya girdiğimizde artık bendeki merak tavan yaptı ve doktora gitme gereği duydum. Özel bir göz hastanesine gidip incelettim. Doktor pek anlayamadı, bir damla verdi, “geçirmez ama kullan” dedi. “Teşhis nedir?” dedim, kem küm, hık mık… Geçirmeze ne veriyorsun o zaman, ayrı bir vaka o da… hani utanmasam “al şu parayı doktor, git bir rehabilite ol” diyeceğim.
Kullanmaya başladım, iki hafta geçti sanırım, değişme yok. Sadece gözümün şişliği indi, kapak aynı şekilde düşük.
Dayanamadım, hatrı sayılır üniversite hastanelerinden birinden randevu aldım, gittim, sıralara girdim, hasta bakıcıların itiş kakış tavırları arasında işimi halletmeye çalışmak ayrı bir yetenekti zaten… Doktor inceledi, gerçekten güzel inceledi yani… Hatta çözemeyinceye kadar, nüfus cüzdanımı istedi eski resimlerimdeki halime baktı hep mi böyleymişim diye. Kimseyi inandıramadım vakanın son yirmi güne ait olduğuna.
Teşhis : sinir hücrelerimde ve göz kaslarımda yorulma varmış !
İyi de bu göz kası tek taraflı mı yoruluyor, aynısını diğer göz de yapıyor, neden o aynı? Cevap yok! Kornea testi, tarama testi, görme alanı testi vs.. bir dizi test verdi, hepsinin de günü ve saati var. Birer koşu onları da hallettim ama bendeki artık gurur meselesine dönüştü. Sonuçları alınca –ki onları almak da ayrı bir cebelleşme – yalvar yakar sonuç gösterme sırasına girdim. Doktor baktı ve “sebebi yok, düzelme olmaz, biraz daha inerse ameliyatla göz kapağı kesilecek.” dedi. Nasıl yaniii?
O kadar üzüldüm ki anlatamam, sebebi bilnmeyen ve yüzünde kalıcı bir simetrisizlik yaratan, düzelme imkanı olmayan her olay mide bulandırır, hele gençken ! Eee, ben bu yaşta böyleysem ileride hangi kaslarım kalacak beni taşıyacak, öleyim bari.. Kabullenmekten başka çare yoktu, kabullendim. Artık bir gözü yarı açık birisiydim, sırada diğer göz, ardından kulaklar ve dilim gelecekti ki sonunda üç maymunu oynayabileyim…. Bu bana yukarıdan bir işaret miydi? ?
Bu ruh hali içinde, bir sabah kalktım, gözüm eskisi gibi, YAŞASINNNN ! Neden o şekilde oldu, neden geçmez denilen geçti bilinmiyor. Bilinen tek şey doktorların gerek özel sektör, gerekse devlet farketmez, bir şey bilmediği. Buradan ahkam kesmek gibi bir derdim yok, emeğe saygısızlık da etmek istemem, o kadar sene dirsek çürüyor ama sonuç nedir? Bilim bahane, herşey Tanrı izin verdiği sürece bir mucize !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder