Hakkımda

Uzun yıllardır yalnız birinin hikayeleridir bunlar. Kendinizden birşeyler bulmanızı dilerim.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Sustur


Sosyal Güvenlik Kurumu İş ve İşçi Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile ortaklaşa yürüttüğü kısa adı “Ruh-Fiz-Çöz-Kav” olan “Haydi ! İşçilerin Ruh ve Fiziksel Sorunlarını Çözüme Kavuşturalım” Kampanyası çerçevesinde İstanbul pilot bölge seçildi. Tam da bu sırada kampanyadan haberi olmadan, tamamen tesadüf eseri olarak SGK’ya başvuran personel L.U. yetkililerin yönlendirmeleri ile “Ruh-Fiz-Çöz-Kav masası ile temasa geçti. Gelen şikayetleri değerlendiren “Ruh-Fiz-Çöz-Kav masası yetkilileri;  çıkardığı sesler, mırıldanmalar ve noktalama işaretsiz – birbiri ardına kurduğu cümleler, yüksek ses tonu ile şirket çalışanlarının ruh sağlığını bozan personel hakkında tahkikat başlattı. Tahkikatın ardından basın toplantısında yapılan açıklama ise şu şekilde : "Bazı işyerlerinde yaptığımız analizler neticesinde saptanılan %21'lik depresyon ve kişillik bozukluğunun normal oranlarda olduğu ancak konu şirketin normal bir işyerinde olması gereken değerin çok üstüne çıktığı vurgusu yapılarak şirket yetkililerine uyarı cezasının kesilmesine karar verdi.”

Depresyon vurgusu

“Ruh-Fiz-Çöz-Kav ceza raporunda, bahsi geçen personel tipinin toplum üzerinde yarattığı iç sıkıntısına özellikle dikkat çekildi. 

Sonuçta sözkonusu olan bir insanın sağlığı , “Allah muhafaza her türlü şey olabilir..." sözleriyle yaşanabilecek tehlikelere de işaret edildi. Yapılan analizlerde çarpıcı sonuçlar elde ettiklerini de dile getiren yetkili, laboratuvar verilerini basın mensuplarıyla paylaştı:

Herkese Kulak Kabartma...........%21
Boğukluk............%17
Melankoli.........%14
Dram..............%16
Dizi Müziği.......%26
Yüksek seste konuşma.......%45
Karşısındaki dinlememe ve sözünü kesme…..%75

Sonuçlardan da anlaşılacağı üzere toplumun ruh sağlığını ciddi derecede tehdit eden bu vaka  yüzünden insanların birbirine tahammülü kalmadığını iddia eden yetkililer personelin çalışabilmek için zor saatler geçirdiklerini kaydetti ve yaşananları şu sözlerle anlattı:
"İzlerken ve dinlerken hepimizin içi şişti açıkçası; herkes mutsuz, herkes yaralı, üzgün, kazık yemiş.. Tabii yönetmeliklerde sırf bu yüzden bir ceza vermeye yönelik bir madde yok ancak çok geçmeden baktık kurul üyelerinin hepsinin tavırları değişti. Hareketlerimiz donuklaştı, konuşmalarımız yavaşladı, içimizde bir stres topu birikti. Uzun uzun uzaklara bakar olduk ya da cinayet planları kurar olduk. Bu yine iyi kısmı; biraz daha dinlemeye devam edince kurulda herkes birbirinin kuyusunu kazmaya çalışıyor gibi geldi. Kurul sekreteri arkadaşımız tehlikeyi bazen kendi farkedip bazen gelen ihbarları değerlendirerek son bir gayretle kanal değiştirme çözümüne gitse de kalıcı bir sonuç elde edemediklerini üzülerek beyan etti... Kurum olarak çok büyük badire altındayız..."


Kararın kendilerine ulaşmasının ardından şaşkınlığını gizleyemeyen “zanlı”nın tepkisi ise giderek artan konuşması ve mırıldanmasıyla sürüyor. Şirket yönetiminin kesilen cezayı “zanlı”nın maaşından keseceğini açıklamasının üzerine şunları ekledi : kimlerin ve arkalarından iş çevirdiğini çok iyi biliyorum ancak buna mani olacak güçlerim de yok değil diyerek yine yeniden ve durmaksızın konuştu.

Dipnot1 : Her şirkette olan bu tiplere biraz olsun iğneyi kendilerine batırmaları ricası ile yazılmıştır.
Dipnot2 :  Zaytung haber sitesinden aşırı esinlenilmiştir.:)

Hiç yorum yok: