04/9/12
Babam bağlayamayacağı için artık önemi olmayan kırmızı kuşak ise kalbimin derinliklerinde…
Zar zor bulunan gramofonda Zeki Müren’in sesinden :
Gözlerinin içine başka hayal girmesin
Bana ait çizgiler dikkat et silinmesin
İstersen yum gözlerini, tıpkı düşünür gibi
Kıskanırdım seni ben kendi gözümden bile
Nasıl verirdim seni bir gün yabancı ele
Sana gelen yollar da daima seni bekler
Benden evvel başkası görüp seni sevmesin
Benden evvel başkası görüp seni sevmesin....
Ayakta kıyılacak nikahta ne çok bağırarak ne de formalite icabı ama sadece huzurla gözlerimden akan mutlulukla “evet” diyorum, sevdiğim adama bakarak… Gözlerim doluyor bunca yılın yalnızlığından ve hala inanamıyorum beni ben kadar sevecek birine… Bu gerçek mi diye… O da bana bakıp aynı sevinçle evet diyor.. Birbirimize büyük sözler vermiyoruz nikah sırasında. Tüm kalbimle evet, sonsuza dek evet gibi iddialardan uzağız. Bizimkisi yalnız, sade, yalın ama uzun yıllardan sonra geldiği için çok özlenen bir evet !
Sonra öpüyoruz birbirimizi yanaklarımızdan, sarılıyorum güvenle, bir süre kalıyorum öyle… Bitti, artık bizi birbirimize bağlayan yasal bir bağ var.
Ardından sahilde öylece yürüyoruz. Elele… Konuşmuyoruz, bozmuyoruz büyüyü saçma sapan sözlerle… Azmakta bir gezintiye çıkıyoruz tekne ile, teknede beyaz tüller, biraz süslenmiş bizim için…
Fonda yunan şarkıları çalıyor, bir süre manzarayı izliyoruz. Ardından başka bir tekneye geçip Yunan adalarına yelken açıyoruz. Kimse yok yanımızda, ne senin ailen, ne benim ailem… Yalnızım, yalnızsın, tıpkı şu ana kadar olduğu gibi. Birlikteyiz, tıpkı bundan sonra olmasını temenni edeceğimiz gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder