Hakkımda

Uzun yıllardır yalnız birinin hikayeleridir bunlar. Kendinizden birşeyler bulmanızı dilerim.

12 Haziran 2013 Çarşamba

#DirenGeziParkı - Silivri'ye Mektuplar -20-

                                                                                                                                                     11/6/13
Saygıdeğer vekilim ama öncesinde sevgili Balbayım;

Uzun bir süredir yazamıyorum zira direniyorum, direniyoruz:) Malum olaylar nedeniyle ortalık ve gençlik epeyce karıştı. Açıkçası ilk başta bir hevesle ve tepkiyle başlayan olaylar, giderek “işin sonu ne olacak?” diye herkesi düşündürmeye başladı. Her emek sarfeden kişi/grup gibi biz de bu emeklerimizin karşılığını almak istiyoruz ancak kiminle konuşsam ülkenin siyasi seçenekleriyle ilgili çok kararsız, daha doğrusu inançsız. Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geldiği zamanda taşıdığımız umut giderek küçüldü. Deniz Baykal’ın çok daha etkili muhalefet yaptığını düşünüyorum. Ana muhalefet partisinin en önemli kalesinin vekili olarak size şunu ifade edebilirim ki, bu gençler yani şimdiki nesil artık sağ-sol gibi ayrımlara inanmıyor. Ya da bunlara kendini inandıracak bir parti göremiyor. Bizim için samimiyet çok önemli. İnanmadığımız hiçbir şeyi desteklemek istemiyoruz. Bu nedenle mevcut iktidardan memnun olmasak bile etkili bir alternatif olmadığı için AKP’nin bu seçimlerde gidebileceğine inanmıyorum,yine seçilebilir. Çünkü bölünen her oy, muhalefetin aleyhine. Siz bunları benden daha iyi gözlemleyebilecek ve takdir edebilecek bilgi ve tecrübeye sahipsiniz ancak yine de eğer bir fırsatını bulursanız sayın genel başkanınıza bunları iletmenizi istiyorum. Herkesi içine almak için yola çıkan CHP, giderek kendi ana tabanını karşısına almakla karşı karşıya. En önemli birkaç sorun; sizin serbest bırakılmanız için yemin etmeme duruşunu sergileyip ardından geri adım atmaları; PKK tarafınan kaçırılan milletvekili Hüseyin Aygün olayı, CHP’nin gündem yaratmaktan öte başbakanın yarattığı gündeme cevap verme durumunda olması, ortaya bir proje üretmekten uzak – sadece lafla muhalefet yapılıyor olması, “iki ayyaş” gibi ucu Atatürk’ümüze giden olaylarda çok pasif kalınması… (İnanın halk bu ayyaşlık gafından dolayı çok üzgün. Hatta şöyle bir fıkra dolaşıyor ki gençler arasında tüyler ürpertir: Bu Taksim direnişinin ülkeye yayılmasının ardından Atatürk Anıtkabir’den kalkıyor ve “aferin gençler, öğrettim gibi…”deyip ve uzun zamandır ilk kez kemikleri sızlamadan geri uyuyor. Ya da açılan pankartlardan bir diğeri her şeyi özetliyor: Türk Gençliği şu anda meşgul; birinci vazifesini yerine getiriyor!) Kılıçdaroğlu’na geri dönersek; çok kibar ve iyiniyetli bir insan. Ancak bu özellikler lider olmaya yetmiyor. Muharrem İncenin uslübu bile halkın çok daha fazla anlayacağı dilden. Kısa ve net konuşuyor, can alıcı saptamalar yapıyor. Kılıçdaroğlu ise bürokrasiden gelme bir alışkanlıkla çok uzun ve tekdüze konuşuyor. Bunu bizim halkımız zor anlar, sıkılır. Bize kısa ve öz anlatımlar – vurucu tespitler gerekir. Bir diğer konu ise; gençler şu ayrcımlığa anlam veremiyor: Güneydoğuda bazı olaylar çıktığında halka son derece anlayışlı davranılırken (ki davranılması da lazım, barışçıl olmalı her şey) burada en ufak bir mitingde, en ufak bir eylemde Tomalar devrede. Bu sivil halkın neden bu kadar zulme maruz kaldığını kimse açıklayamıyor. Bizim silahımız yok, sadece normal insanlar gibi oturarak tepki veriyoruz. Bir örnek: Taksim olaylarında genç bir çocuk Tomadan sıkılan suyla sırılsıklam oldu. Pantolonun arkasından kimliğini çıkardı, havaya kaldırdı ve burada TC yazıyor, başka ülkenin vatandaşı değilim ben, kürt de değilim, neden su sıkıyorsun bana kendi ülkemde ne yaptım ben diye bağırdı. Toma daha fazla su sıkarak onu yere düşürdü. Şimdi Türkler kendini neredeyse 2. Sınıf vatandaş hissedecek duruma geliyorlar. Barış; herkes için olmalı, bir kesime ait barış ülkeyi bölünmeye götürür. Son olarak da yerel seçimlerde İstanbul’un durumu konusuna değineceğim. İstanbul’u alan Türkiye’ye aday olur gibi bir yaklaşım var. Bunun için de en güzel örnek Sarıgül. Eğer Sarıgül bu seçimlerde öyle ya da böyle aday gösterilmezse CHP iktidar olmamak için canla başla çalışıyor diyeceğiz artık. Halkın bu tespitlerini size iletmek boynumun borcu, umarım daha iyiyi yakalamak için faydalı olur.

Ütopik gibi görünen bir çözüm yolu daha var ki, gençlerin bir alternatif yaratması. Can Dündar’ın İtalya’da netten örgütlenen ve tamamen şeffaf olarak halka hizmet etmeyi öngören bir parti modelinden bahsettiği yazıyı okumuşsunuzdur belki. Bu model, ülkemizde başarılabilir mi, onu bilmiyorum işte..

Mektubuma tüm bu direnişlerin ve 10 ay sonra yapılacak seçimlerin ülkemiz ve siz aydınlarımız için hayırlara vesile olmasını dileyerek son veriyorum. Tamamen masumane başlayan bu direniş umarım bazı provokatörler tarafından baltalanmaz. Zaman zaman inanın eylemlerde tansiyon çok yükseliyor. Burada direnişin ilk günü Bank Asya’nın Çankaya’daki şubesi kırıldı, talan edildi. AKP Karşıyaka Teşkilatı ateşe verildi. Bunun gibi birtakım olaylar daha olabilirdi belki ama gördüğüm her orta yaşlı insan “gençler sakin, provokasyona gelmeyin” diyerek halkı defalarca sakinleştirmeye çalıştılar. Gençlik biraz da deli çağında aslında, içinden çağlayanlar taşıyor. Bu anlamda büyüklerin sağduyusuna çok ihtiyaç var. Umarım Türk Halkı dünyanın bahsettiği gibi, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi ne kadar dirençli ve inatçı bir millet olduğunu bir kez daha kanıtlar.

Kocaman özlemlerimle…


Not : Tarihe tanıklık ettiğimiz bugünlerde sizin yorumlarınıza o kadar ihtiyacım var ki, cumhuriyete bakıp bakıp iç çekiyorum.

Not 2 : Cumartesi gecesi Gündoğdu’da sabahladık. Kambersiz düğün olmaz deyip çadırımızı aldık, gittik. Etrafta bir gençlik şöleni vardı. Yiyecek masamızdan bedava yiyecek aldık. Kapitalizm bizi o kadar çok paraya alıştırmış ki, sırada yiyecek istemek için sesimiz bile çıkmıyordu. Oradaki arkadaşlar, “arkadaşlar sesiniz çıksın hepimiz özgürce ne istiyorsak söyleyebilirsiniz” dedi. Ondan sonra “bir tane gevrek istiyoruz” diyebildim. Sabaha kadar oturduk, çöp topladık, inanılmaz bir yardımlaşma vardı. (Not’lar aklımda kalan kadarıyla sonradan yazdıklarımdır.)

Hiç yorum yok: