Hakkımda

Uzun yıllardır yalnız birinin hikayeleridir bunlar. Kendinizden birşeyler bulmanızı dilerim.

22 Haziran 2013 Cumartesi

İsyan Günlerinde Aşk - İsmail, Seni Kırmak İstemediğimi bil -

Gezi parkı ile başlayıp tüm yurda yayılan olaylar malumunuz..

İzmir'de de direniş tüm kararlılığıyla devam ederken 02/6/13 akşamı -yani direnişin ilk günlerinde- hava muhalefetine rağmen ve yalnız başına Gündoğdu'ya indim. Polisin biber gazlarından şans eseri sıyrılan biri olarak ne yazık ki kaçmam gereken mesafe Montrö'den gara kadar uzaktı.. Koşmalar esnasında hem bacağım çıktı hem de korkudan kalbim:) Bunu duyan sevgili kardeşim tesadüf eseri görüştüğü ve direnişte olduğunu bildiğini bir arkadaşını bana refakat etmesi için görevlendirmiş:) Ben de gelecek cumartesi olan 08/6/13'te İsmail Abi ile buluştum. İlk başlardaki çekingenliğin ardından ortamın şenliğine ve heyecanına kendimizi kaptırdık. Zaten kaptırmamak elde değil zira İzmir'im her zaman -direnişte bile- eğlenmeyi bilen bir yerdir. Geceye doğru eve dönme vakti geldiğinde ısrar üzerine çadırda kalmayı kabul ettim. Aslında benim için de hoş bir deneyim olacaktı. Sabah 3'e kadar oturduk, konuştuk, bira - midye yaptık. Sonra 4 kişi yanyana bir çadırın içine sıralandık. Havaların muhalefet etmesine karşın yine de donmamayı başarabildim. (horlama sesleri eşliğinde:)) Sabahleyin direniş masasına bırakılan bedava gevrek ve boyozlarla karnımızı doyurduk. Çay bedava, sigara bedava, bedava yaşıyoruz bedava:) Ardından çöp toplama ve avukatlarla görüşme... En nihayetinde bünyem iflas etmek üzereyken öğlen 1 gibi eve geldim. O akşam söz verdiğim halde yorgunluktan direnişe gidemedim. Ertesi gün İsmail Abi'nin ısrarı üzerine yine iş çıkışı direnişe gittim ve gereksiz yere çok konuşan insanlar yüzünden çok fazla kalmadım. Hafta içi sürekli olarak İ.A'nın (ismail abi) ısrarlarıyla ve gelip gelmeme sorgulamaları ile geçti. 

15/6/13 cumartesi günü tekrar buluştuk ve dayının da etkisiyle bira ve muhabbet güzeldi. Bize katılanlar oldu, eniştenin yanına gittik. Ardından hep beraber Basmane'ye yürüdük ve yürüyüş esnasında çok korktuğumu anladım. Allah var, yanımda olduğu için korkum azaldı. Bana maske aldı, onları geçirdi, bibergazı sıkılıyır dediğimiz anda polisler TOMA'ları kaldırdılar. Oturma eylemi yaparaktan evlere dağıldık. Beni kendi elleriyle metroya bindirmesinin ardından eve gelip gelmediğime dair mesajlar ve beni biraz biraz sıkmaya başlayan ısrarlardan ve sorgulamalardan gerilme durumum... 

16/6/13 pazar günü yine buluştuk aynı kadro ile bu sefer arkadaşlarından da çok katılan oldu, daha zevkli  geçti... Yine bira, yine sigara, ayık kafaya direnmeme durumu ve ardından direniş, sloganlar, marşlar, çerkirdek çitleme ve benim iflas bayrağını çekmem...Durağa varana kadar beni merak edip araması, eve ulaştığıma dair tekrar meraklanması vs.. en sonunda ben de alarmlar çalmaya başladı. "Dur de Dur de, yoksa şarampole..." gibilerinden uyarılar veren beynime uydum ve şakayla karışık tepkilerimi koydum. 


17/6/13 pazartesi günü yazışmalarımızın artık farklı yöne gideceğinden emin olarak biraz mesafe koyma zamanının geldiğini düşündüm. En son iş çıkışında da sertçe bir msj yazarak sıkıldığımı ifade ettim. Ama sonrasında inanılmaz vicdan yaptım tabe...İki defa msj attım, cevap verdi vermesine ama soğuk olduğu her halinden belli. 

Kıyamam çok iyi bir insan ama benim tarzım değil. Çok üzüldüm yine bir karşılıksız kalma durumuna ama sanırım kader demekten başka çaremiz yok. Arkadaşlığını asla kaybetmek istemeyeceğim İsmail, nolur seni kırmak istemediğimi bil:) Herşeyi salla sadece çayı demle:)


Hiç yorum yok: