K. ada tatilinde tanıştığım bir adam.. Evli ve çok sempatik. Ben diyeyim 45 sen de 50 yaşında... Muhabbet güzel akınca kartvizitlerimizi aldık verdik birbirimize...Aranıp sorulacağından değil de öylesine işte...
K. ada bitti, geri döndüm... İki gün sonra şirkete bir telefon... Arayana Maho... Bu kadar çabuk geri dönüş beklemiyordum, şaşırdım.. İstanbuldan sonra hemen buraya geldiğini ve benimle görüşmek istediğini söyledi. Olur dedim. Annemin evde beklemesine aldırış etmeyerek artık kararlarımı insanlara göre değil kendi isteklerime göre ayarlama adımlarını attım. Annem fena bozuldu... Aldırış etmedim...
Vee buluşma anı...
Bir samimi öpmeler, bir sarılmalar, ellerini omuzlarıma atmalar... Sex muhabbetleri... Göğüslerinin öpülmesini istiyorsan söylemelisin, cinsel ihtiyaçların olabilir, herkes buna saygı göstermeli, çok güzel bir kadınsın, erkekler seni nasıl kaçırır, sex shoplardan vibratör hediye edilmesi normaldir vs.... Hiçbirine cevap vermedim ya da öylesine geçiştirdim.. İlk defa tanıdığım bir adamın bunları konuşmasına alışkındım... Beni şaşırtan bunlardan etkilenmeyecek kadar soğuk olmamdı. Galiba kadın cinselliğinin beyinde başladığı çok doğruydu. Beynen sevişmediğim bir adamla fiziksel sevişme de istemiyordum. Ellerimi durup durup öpmesi, ben seni çok sevdim demesi.. Annemin başımda bekçi olduğunu iddia etmesi... Hiçbiri etkilemedi beni... Ayrılırken de dudaklarını uzatıp vantuzlayarak öpmesi sarmaş dolaş olması ve bütün bunların arasında teninden gelen kebap kokusu...
Yine de güzel bir akşam geçirdim... aslında tüm bunların altında Malkoçoğluna olan benzerliğin yatmasıydı sanırım beni etkileyen... ama anladım ki hiç kimse hiç kimse sen değil, hiç kimse senin kadar ruhuma huzur değil... Bunları sana özlem duyduğum için falan söylemiyorum malkoç, sadece bir anı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder