24/01/2013
İçimde bir fırtına var bastırmaya çalıştığım… Depresyonun tam da ortasında mıyım yoksa eşiğinden yırtmaya mı çalışıyorum anlayamıyorum.
İçimde bir fırtına var bastırmaya çalıştığım… Depresyonun tam da ortasında mıyım yoksa eşiğinden yırtmaya mı çalışıyorum anlayamıyorum.
Konu; babamdan sonra özgürlükleri
arasında sapıtan annem… Şu aralar annemi eskisi kadar sevmiyorum, sevmeyi bırak
nefret boyutundayım. Görecek gözüm yok ancak nedense kabul etmek istememe
rağmen gelmek konusunda ısrarlı davranıyor.
Bu durumun üç sebebi var :
1_ Her
zaman olan ve benim bir şekilde aldırış etmediğim evlat kayırmacılığın, en son
kardeşimin beni ziyarete geldiği dönemde artık çekilemez noktaya gelmesi. Çünkü
yaklaşık olarak 3 aydır beraber kaldığım annem, yalnızken çok sevimliyken,
kardeşim geldiğinde beni üvey yerine koyup sürekli buyruklar yağdırıyor. Bunun
sebebini ya da neden birimizin tercih edilmesi gerekliliğini hiçbir zaman
anlayamamakla beraber artık bu durumuna isyan ediyorum zira bardak taştı.
Örneğin, ben kardeşime gitsem o işten geldiği için benim işleri yapmamı salık
veriyor, ama ben işten geldiğim zaman sen kalk yap onlar “misafir” diyor. Ya da
bir başka örnek; ben kardeşime gittiğim zaman arabayla ilgili bir mevzu
geçmezken o buraya geldiğinde “arabayı verirsin” diye talimat yağdırması var.
Sorun araba ya da iş yapma ya da misafir olması sorunu değil. Bunları annem
söylemeden de ben yaparım, ama annem sanki ben tam tersini yapıyormuşum gibi
salık verince dengelerim şaşıyor. Çünkü zaten ben böyle yapıyorum, bunun
söylenmesine ne gerek var? Ya da söyledin diyelim diğerine yüklenmeye ne gerek
var? Benim eve geldiğim saatler problemlerin açıldığı saatler oluyor. Ağzımı
açsam, kavga edilmesi durumu var ki, bunun neden olduğunu hala çözemedim.
Kardeşimle yalnızken problem olmayan şeyler, annem varken probleme dönüşüyor
çünkü annem terazinin dengelerini bozuyor. Bu durumun babamdan sonra daha da
belirginleşmesi ise başka bir sebep. Zira babam varken annem pek
kıpırdayamazdı, şimdilerde ise bizi yalnız bırakmıyor. Babamın set olması
durumu bitince annem çağlayana dönüştü ve beni boğuyor.
2_ Annemi
aslında hep sevmişimdir, bugüne kadar olan düşüncelerine tecrübelerine değer
vermişimdir. Benim iyiliğimi isteyecek ilk kişi olduğuna inanmışımdır. Bu
gerçekler tabii ki su götürmez ama bunların yanında bir yan etki daha ortaya
çıkıyor ki, ne yazık ki tüm bunları yaparken beni kuklaya dönüştürmüş. Bunu çok
geç fark ettiğim için, geçen zamanlara çok acıyorum. Zamanı geriye alabilsem
ilk af dileyeceğim kişi ilk sevgilim Ab… olurdu. Zira benim de onunla pek anlaşamadığım
noktalar vardı ama soruları ile kafamı yıkayan, benim içimdeki şüpheleri
büyüten ve ayrılmamızı körükleyen kişinin annem olduğunu fark etmek çok acı…
Diğer yandan arada olanları geçelim, en son hayatıma giren kişinin annem
yüzünden bozulması ise başka bir acı tablo. Anneme “sus” dediğim zamanlarda
susmayıp garip bir şekilde ağzının esiri olduğu içindir ki, büyü bozuldu ve ben
kesin gözüyle baktığım insana arkamı dönmek zorunda kaldım. Aslında ikimiz
arasında küsüp barışmayla sonuçlanabilecek bir olay, annemin ağzından çıkan
laflar nedeniyle geriye dönülemez bir hal aldı. Yani annem benim hayatıma ilk
giren insanı da son giren insanı da çıkartmayı başardı.
3_ İkinci
şıkka ilaveten kendi hatasını anlayıp beni serbest bırakmak yerine bana yeni
koca adayları bulma konusundaki çabasını da es geçmemek lazım. Beni gereğinden
fazla bir biçimde evde kalma durumuna soktu. Ben ölürsem yalnız kalacaksın
deyip deyip giriştiği çabalar beni hüsrana sürüklüyor. Bunun son örneği M....
Tüm bu sorunların birleşimi
içimde bir volkana dönüştü. Habersiz gelişleri, beni itip kakışları, bana koca
bulmaya çalışmaları ya da hayatıma giren kişileri bir şekilde berbat etmeleri
ile annem sınırı aştı. Üstelik ben yine de bunları tolere ederken, kendisinin
bana bir laf arasında “ben evlenmek istesem kimse bana karışamaz” demesi beni
şoka soktu. Evet, bu doğru, kimse kimseye karışamaz ama ben henüz gençliğim
başındayken bu kadar güvenemiyorum, senin dediklerine önem veriyorum. Veriyormuşum
! Dememişim hiç, “ben özgür bir insanım, evlenmek istersem kimse karışamaz”
Yazık bana ! Gerçekten yazık, bugün kadar kaybettiğim zamanlar ve adamlar için…
Ama zararın neresinden dönülse
kardır, bundan sonra 31 yaşımda en azından annem yokmuş gibi davranıyorum ve
cumartesi günü psikoloğumla randevumdan sonra barlarda dağıtıyorum.
Haa bu akşam ki zorla ziyaretinin
ardından tabii kendisini boğmazsam ya da o beni boğmazsa:)
Yarına sağ kalırsam ne olduğunu
da yazarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder