Anısına bir elvedadır!
Zaten anlaşamıyorduk, farkındaydım ancak bağımlı kişiliğimden mi dersiniz yoksa içimdeki sevgi arsızlığından mı yoksa gerçekten ve sadece sevmiş olmamdan mı... Adını siz koyun, ne olursa olsun, özürler dileyerek geriye döndüm... Tüm cesaretimi toparlayarak, tüm umutlarımı koruyarak, tüm pozitif yanlarını göstermeye çalışarak aramızdaki problemlerin sudan olduğunu, tek gerçeğin ölüm olduğu dünyada gerisinin her şekilde halledilebileceğini, insanların aldatmaları - cinsel sorunları - hastalıkları aştığı dünyada bizim nasıl küçük dalgalarda yıkıldığımızı anlatmaya çalıştım. Takılıp kalma özelliğinden dolayı, beni terk ettin ama beni terk ettin ama bana hasta dedin vs.. aynı şeylerde dolandık. Evet terk ettim, evet söylemem gerekenleri söyledim ama bunları sinirle yaptım defalarca özür diliyorum tek umudum eskisi gibi kollarında olabilmek dediysem de olmadı. Hayatımda kimseye yalvarmadığım kadar yalvardım. Gurursuzluk hat safhada iken, kendi halime ben bile acıdım! Arabayı alıp şehir dışına gidelim dedim olmadı, yüzyüze gelelim aşarız dedim olmadı, konuşalım dedim olmadı, susalım dedim olmadı... Olmadı da olmadı.. "Bebeğimizin ismini düşündüğümüz zamanları hatırla, bana sarıldığın anları düşün" dedim; "sana ilgim ve sevgim yok" dedi."Zamanla yeniden canlanır, zaten canlanmazsa ben hissederim" dedim; "bir yalana evet diyemem" dedi."Yalan değil sadece bir zamanlar ki duygularındı bunlar" dedim, "kalbini kırarım" diye mesaj yazdı...
Kalbini kırarım...
"Bendeki kalp sağlam mıydı ki?" diye düşündüm o an...
En azından "son bir defa sarılayım, sen benim babamdan sonra güvendiğim tek insansın, zaten sonrası yok, hediyelerini de geri vereyim" dedim, ona da "hayır" dedi.
Artık benden daha gurursuzu yoktu sanırım dünyada...
Ne dediysem olmadı, olmayacaktı da...
Sadece kendi hisleri için bu ilişkiyi başlattı, sadece kendi hisleri bittiği için bitirdi. Ben aslında onun ilişki yaşadığını sandığı gerçek ben miydim yoksa sadece onun evet dedikleriyle oyalanan ve hayır dediği anda kıyametin kopacağını bildiği kendi yanılsaması mı?
Kimdim ben?
Kendi istekleriyle, tüm reddetmelerime ve erken bulmalarıma rağmen yatağıma kadar giren adam, güvendiğim insan, bitirmelerime karşı çıkan, özürlerle ilişkiyi devam ettiren kişi ben özür dilediğimde taş kesildi. Ne içi sızladı yazdıklarımdan, ne bir şans vereyim diye düşündü vicdanından...
Kendisi yazdı, kendisi bozdu !
Metronun basamaklarını çıkarken bacaklarımın nasıl titrediğini ve içimin nasıl eridiğini bir kendim bir de Allah biliyor. Artık düz çizgi çizen grafiğimizi elektro şoklarlarım bile kurtaramadığı andır o.... "Bitti" diye ölüm sızısını hissettiğim an...
Sevmiştim be...
İmkansızlıklar ve tesadüflerin arasından gelişini, ısrarını, sahiplenişini, beni susturmasını, etkisiz eleman oluşumu herşeyini sevmiştim... Evet sinirlendim zaman zaman, doğru ama..
sevdim yaa !!
Galiba en çok vuran karede şu oldu: Bana sarılıp öperken "Allahım bu sefer buldum" deyip göğe bakarak teşekkür etmesi...
Sanırım bu yüzden hayatımın göğe bakma durağını kaçırdım, ineyim mi, inmeyeyim mi derken kaçtı...
Kalbini kırarım...
"Bendeki kalp sağlam mıydı ki?" diye düşündüm o an...
En azından "son bir defa sarılayım, sen benim babamdan sonra güvendiğim tek insansın, zaten sonrası yok, hediyelerini de geri vereyim" dedim, ona da "hayır" dedi.
Artık benden daha gurursuzu yoktu sanırım dünyada...
Ne dediysem olmadı, olmayacaktı da...
Sadece kendi hisleri için bu ilişkiyi başlattı, sadece kendi hisleri bittiği için bitirdi. Ben aslında onun ilişki yaşadığını sandığı gerçek ben miydim yoksa sadece onun evet dedikleriyle oyalanan ve hayır dediği anda kıyametin kopacağını bildiği kendi yanılsaması mı?
Kimdim ben?
Kendi istekleriyle, tüm reddetmelerime ve erken bulmalarıma rağmen yatağıma kadar giren adam, güvendiğim insan, bitirmelerime karşı çıkan, özürlerle ilişkiyi devam ettiren kişi ben özür dilediğimde taş kesildi. Ne içi sızladı yazdıklarımdan, ne bir şans vereyim diye düşündü vicdanından...
Kendisi yazdı, kendisi bozdu !
Metronun basamaklarını çıkarken bacaklarımın nasıl titrediğini ve içimin nasıl eridiğini bir kendim bir de Allah biliyor. Artık düz çizgi çizen grafiğimizi elektro şoklarlarım bile kurtaramadığı andır o.... "Bitti" diye ölüm sızısını hissettiğim an...
Sevmiştim be...
İmkansızlıklar ve tesadüflerin arasından gelişini, ısrarını, sahiplenişini, beni susturmasını, etkisiz eleman oluşumu herşeyini sevmiştim... Evet sinirlendim zaman zaman, doğru ama..
sevdim yaa !!
Galiba en çok vuran karede şu oldu: Bana sarılıp öperken "Allahım bu sefer buldum" deyip göğe bakarak teşekkür etmesi...
Sanırım bu yüzden hayatımın göğe bakma durağını kaçırdım, ineyim mi, inmeyeyim mi derken kaçtı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder