Hakkımda

Uzun yıllardır yalnız birinin hikayeleridir bunlar. Kendinizden birşeyler bulmanızı dilerim.

30 Mart 2014 Pazar

Sadakatsiz

Az önce özlem duygusu ile baş etmeye çalışırken nette tesadüf eseri trekking videolarını gördüm. İçerisinde onun da olduğu iki video var ki, yanında aynı kız olduğunu düşündüğüm ve gayet kibar, samimi, içten tavırlar... Aynı kız olmayabilir de her iki videodaki ama olsa ne yazar, olmasa ne yazar..

Şoktayım !

Aldatılacağım aklıma gelmemişti bu kadar kısa sürede... Bana mini etek giyiyorum  diye bir sürü tavır yapan, tatsızlık çıkaran adam benimle olduğu süre zarfında başka kızlara gayet kibar, anlayışlı davranabiliyormuş. Belki de ben yanında olmadığım için onlarla da bir ilişki içerisinde olabilir... Vay be !!! VAY BE!!! 

"Bir kızı tavlamam 15 dakika sürer" demişti de anlayamamışım... Demek ki, bana bir sürü kısıt uygulayan adam dışarda kendisinin ne boklar yediğini bildiği için bu kadar kıskançlık yapıyormuş...

Aldatılma seneler sonra, yorgun ilişkilerde olur sanıyordum.. Daha 2 aylık ilişkilerde olabileceği aklıma bile gelmemiş.
Ne salakmışım be !!!

Yılın salağı oscarı bana gelir, alkışlarla...


İyileşiyor muyum?

Bugün tam bir hafta oldu...
Kendimle verdiğim bir savaş var, geri dönmeme üzerine kurulu...
Ben dönemem ya, "o döner mi?" diye içimden milyonlarca geçiriyorum...
Dönse ne olacak hiç bilmiyorum...
Fallardan medet umuyorum, yollara bakıyor, hayaller kuruyorum..
Basitlikse basitlik, saçmalıksa saçmalık... Her türlü dağıtma özgürlüğümü sonuna kadar kullanmak, yaramı en derinine kadar kanatmak istiyorum.  ACI ÇEKİYORUM!!!

Fondaki şarkı: Sertap Erener - İyileşiyorum...

Aslında iyiyim gerçekten..
Bir kere özgür hissediyorum kendimi
Canım ne isterse onu yapıyorum
Ama bazen bilhassa akşamları bir tuhaflık olmuyor değil.
Sızlıyorum, özlüyorum, kızıyorum, çok kızıyorum !!
İyileşiyorum...

Canıma Batan Her Halin

HERŞEY KADAR, HERKES KADAR, SEN KADAR... 


Biraz değiştim, 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar? 

Değiştim? 
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum, 
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni 
Ben benimle savaşıyorum, 
Seninle değil? 

Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın, 
ne kazanabileni ne de kaybedeniyim? 
Sorun değil? 

Elbet Alışırım? 
Biraz alıştım. 
Her şey kadar, her kez kadar, sen kadar? 

Alıştım! 
Varlığını istemediğim tüm eksik yanları 
Ve çokluğunu da, yokluğunu da istemediğim 
iki arada bir derede duyguya alışıyorum? 
Bir yanım bırak diyor bir yanıma 
Kesin değil! Henüz tanıştık? 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar? 

Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık 
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda 
Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda 
Bir yanım memnun oldum diyor, 
bir yanım tanıyamadım daha 
Samimi değil? 
Bir hayli kırıldım? 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar? 

Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime 
Gözlerimden tut da ciğerlerime kadar kırgınım? 
Aslında ne sana, ne olanlara? 
Kendime kırgınım!.. 
Maziye hiç değil, âna kırgınım 
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına 
Dinlediğim şarkılarda bana seni anımsatan şarkıcılara 
Beni anladığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşuna 
Bir hayli kırgınım? 
Beni ben kırdım oysa? 
İyi değilim. 
Galiba yoruldum? 
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar? 

Kalbime, kalbimi kanıtlamaktan 
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan 
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum 
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum!.. 
Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum. 
Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık 
Ki Seni sorgulamamasını nasıl beklerim?.. 

Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı 
Sana bakan yanımsa toprakla aynı 
Hıh! Ne yaparsan yap, gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin! 

Gözlerim yorgun? 
Dudaklarım, dudaklarım hissiz? 
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır? 
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların, kavuşmaları hep beklentisiz 
Söyleyemediklerini söylesende şimdi 
Sesine aşina yanım, onca sessizlikten sonra artık sağır! 
İsteyerek değil? 
Çok çalıştım 

Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine 
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkiye 
Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen 
Daha öncede gitmiştim? 
Çok çalıştım? 
Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine 
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine 
Ve bende bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen 
Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için 
Çok çalıştım 

Daha öncede gitmiştim 
Kendi isteğimle 
Anladım ki daha önce sevmemiştim! 

Çok çalıştım inan 
Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye 
Her defasında daha da tozlanan canımı kırmadan korumaya 
Ve alışmaya kendime 
Bu göz gözü görmez dumanlı halime 
Çok alışmaya çalıştım hem de 

Tanıştım seninle doğan yanımla da, ölen yanımla da 
Birini yaşattım! Yaşatıyorum da hala 
Ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da 

Yorulmak, dinlenmekten geçmiyor 
An be an çöküyor, insanın içindeki güç 
Işığı sönüyor 
Beyaza dönüyor rengi git gide 
Hissizleşiyor 

Ne yormak istedim Seni, 
Nede yormak kendimi 
Çok çalıştım 
Gitmeye de kalmaya da 
İkisi de aynı acı, ikiside rezil 
Daha öncede gitmiştim 
Ama böyle kalarak değil 
Böyle kalarak değil... 
Can Yücel

Rh (+) Kana İhtiyaç Var

25/3/14
Göğe bakma durağı...

Baktım ve kaldım. Güneş mi kamaştırdı gözlerimi yoksa araya bulut mu girdi anlayamadım. Birden hava kapattı, yağmur ve şimşekler başladı. Çaktıkça kuvvetlendi, elektriği yükseldi. İlk başta nasılsa geçer deyip sessizce gözyumdum. Gittikçe kuvvetlendi ya da benim korkumdu kuvvetlenen... Etraftan bağırışlar yükseldi, aklım soru işaretlerine kilitlendi, doğru olan neydi? Seni öylece bırakıp kendimi kurtarmak mı yoksa kulak tıkayıp herkese  sana inanmak ve kendimi kandırmak mı?

Sorunlar vardı evet ama sevgi de vardı. Huzur ve güven herşeye yeter miydi? Yıldırım en nihayetinde "eve" de düştü ve bizi ortadan ikiye böldü ! Üzerimdeki enkazları ittim, kalktım, seni aradım, elinden tutup yine "biz" olmak istedim. Reddettin !

Şimdi ben enkazın ortasında ne yapacağımı bilemeyecek vaziyette, öylece... Ne senin yanına gelebiliyorum ne de enkazı temizleyebiliyorum... Sen enkazın altında mısın yoksa evi bile çoktan terkettin,bilemiyorum...
Yaşadığımız neydi? Aşk mı, sevgi mi,hiçlik mi bilmiyorum... Yitip giden her neyse yüreğimi sıkıştırdığını, nefes aldırtmadığını görüyorum..Gelmiyor da, kendimi öldüremiyorum da, öylece susuyorum ve yazıyorum. Sabır diliyorum, sabır....Hala hayatta mıyım, kocaman bir boşlukta düşüyor muyum ya da zaman durdu, ellerimden zincirlendim mi bilmiyorum...Kopartmaya çalıştıkça kanayan bileklerim için acilen RH (+) kana ihtiyaç var, anons geçiyorum !

Fondaki şarkı  :

Biz hiç beceremedik sevmeyi de terk etmeyi de..
Aşk kokan mısraların karşısında direnmeyi de..
İşte bir kez daha durup karşında, soruyorum son defa...
Bitti mi hikayemiz?
Bu ne biçim son böyle?
Değmez miydi sevgimiz savaşıp direnmeye??



22 Mart 2014 Cumartesi

Veda

Anısına bir elvedadır!

Zaten anlaşamıyorduk, farkındaydım ancak bağımlı kişiliğimden mi dersiniz yoksa içimdeki sevgi arsızlığından mı yoksa gerçekten ve sadece sevmiş olmamdan mı... Adını siz koyun, ne olursa olsun, özürler dileyerek geriye döndüm... Tüm cesaretimi toparlayarak, tüm umutlarımı koruyarak, tüm pozitif yanlarını göstermeye çalışarak aramızdaki problemlerin sudan olduğunu, tek gerçeğin ölüm olduğu dünyada gerisinin her şekilde halledilebileceğini, insanların aldatmaları - cinsel sorunları - hastalıkları aştığı dünyada bizim nasıl küçük dalgalarda yıkıldığımızı anlatmaya çalıştım. Takılıp kalma özelliğinden dolayı, beni terk ettin ama beni terk ettin ama bana hasta dedin vs.. aynı şeylerde dolandık. Evet terk ettim, evet söylemem gerekenleri söyledim ama bunları sinirle yaptım defalarca özür diliyorum tek umudum eskisi gibi kollarında olabilmek dediysem de olmadı. Hayatımda kimseye yalvarmadığım kadar yalvardım. Gurursuzluk hat safhada iken, kendi halime ben bile acıdım! Arabayı alıp şehir dışına gidelim dedim olmadı, yüzyüze gelelim aşarız dedim olmadı, konuşalım dedim olmadı, susalım dedim olmadı... Olmadı da olmadı.. "Bebeğimizin ismini düşündüğümüz zamanları hatırla, bana sarıldığın anları düşün" dedim; "sana ilgim ve sevgim yok" dedi."Zamanla yeniden canlanır, zaten canlanmazsa ben hissederim" dedim; "bir yalana evet diyemem" dedi."Yalan değil sadece bir zamanlar ki duygularındı bunlar" dedim, "kalbini kırarım" diye mesaj yazdı...
Kalbini kırarım...
"Bendeki kalp sağlam mıydı ki?" diye düşündüm o an...
En azından "son bir defa sarılayım, sen benim babamdan sonra güvendiğim tek insansın, zaten sonrası yok, hediyelerini de geri vereyim" dedim, ona da "hayır" dedi.
Artık benden daha gurursuzu yoktu sanırım dünyada...
Ne dediysem olmadı, olmayacaktı da...
Sadece kendi hisleri için bu ilişkiyi başlattı, sadece kendi hisleri bittiği için bitirdi. Ben aslında onun ilişki yaşadığını sandığı gerçek ben miydim yoksa sadece onun evet dedikleriyle oyalanan ve hayır dediği anda kıyametin kopacağını bildiği kendi yanılsaması mı? 
Kimdim ben?
Kendi istekleriyle, tüm reddetmelerime ve erken bulmalarıma rağmen yatağıma kadar giren adam, güvendiğim insan, bitirmelerime karşı çıkan, özürlerle ilişkiyi devam ettiren kişi ben özür dilediğimde taş kesildi. Ne içi sızladı yazdıklarımdan, ne bir şans vereyim diye düşündü vicdanından...
Kendisi yazdı, kendisi bozdu !
Metronun basamaklarını çıkarken bacaklarımın nasıl titrediğini ve içimin nasıl eridiğini bir kendim bir de Allah biliyor. Artık düz çizgi çizen grafiğimizi elektro şoklarlarım bile kurtaramadığı andır o.... "Bitti" diye ölüm sızısını hissettiğim an... 
Sevmiştim be...
İmkansızlıklar ve tesadüflerin arasından gelişini, ısrarını, sahiplenişini, beni susturmasını, etkisiz eleman oluşumu herşeyini sevmiştim... Evet sinirlendim zaman zaman, doğru ama.. 
sevdim yaa !!
Galiba en çok vuran karede şu oldu: Bana sarılıp öperken "Allahım bu sefer buldum" deyip göğe bakarak teşekkür etmesi...
Sanırım bu yüzden hayatımın göğe bakma durağını kaçırdım, ineyim mi, inmeyeyim mi derken kaçtı... 


Adım Adım Son'a...

Göğe Bakma Durağı mailimden ve Yılmaz Özdil Sevgili yazısındaki  gibi gel tut ellerimden mesajımdan sonra şirkete geldi. İnanamadım ! İşleri varmış, "akşama konuşalım" dedi. Nasıl mutlu olduğumu anlatamam. Akşam uçarak gittim Bornova'ya. Bilmediğimden oraları, beni gelip metrodan alır mısın ricama olumsuz yanıt verdi. Neyse sora sora buldum! Gittiğimde bir sürü şey konuştuk, dolalı anlatmayı seçtiğinden mi yoksa benim zekam mı kıt anlamıyorum pek birşey anlamamakla beraber, bir daha aradığında"yanımda başka biri var desem çok mu memnun olacaksın" lafına takıldım. Sonra bir de istediğim kızı elde etmem 15 dakika sürer gibilerinden bir cümlesi vardı ki şaşkınlıktan küçük dilimi yuttum. (bu aynı zamanda kendini birşey sanma'nın başka versiyonu idi) Herkese ve herşeye tıkadığım kulaklarımı ona da tıkadım ve sadece yanında hissettiğim mutluluğu düşündüm. O sırada nerden çıktığını anlamadığım bir şekilde annem habersizce gelmiş. Tamam iyilik yapmak istiyor ama yine benim tüm programımı alt üst etti. Anneme söylediği selamı iletmedim diye iyice şüphelendi ve bana acaba aklında başka biri mi var da, ondan ümidi kesince bana dönüyorsun diye sordu???
Son noktadır, buna karşılık bile verdim ve açıkladım, düşün artık....
Kalktık, bana bir şans daha verdiğini açıkladı ama"buyur uğraş" dedi.. Elini tutmaya çalıştım, reddetti hatta beni itti. Eve bıraktığında öpmek istedim, ne yaptığını anlamadığım bir şekilde öffledi, gitti. Sonraki 1 hafta attığım mesajlara zoraki karşılıklar, sesini duymak için aradığımda beni azarlamalar, sevgilim dediğim için kızmak da dahil olmak üzere, yolda karşılaştığımızda soğuk davrandığımı söylemeler... Ne yapsam olmadı. Trekking için hızlı grupta yürüyeceğinden (ben ne olacağım??) Urlaya yemeğe gitmek için hesaplar benden teklifimi bile bayağı ve rüşvetvari bulduğuna kadar geldi mesele... "Ölüm var, bunları aşabilirz" oldu son mesajım... Sonra da susuyorum artık dedim... Daha fazla söylenecek birşey kalmadı... Ardından Kaybedenler Kulübü yoktur yarin imanı şarkısını bana mail atmış. Açıkçası sevinsem de üzülsem de demek istediğini anlayamacağım için yine beni azarlayacak diye düşündüğümden ses çıkarmadım. 1 hafta yine ayrı ve onsuz geçti... Arada sadece içkinin etkisiyle nasılsın mesajı attım. Ertesi gün ? olarak cevap yazdı...

Göğe Bakma Durağı

09/3/14
Ömrümün geriye kalanı, benim nefes damarım bitanecik sevgilime...

Öncelikle sana yaşattığım kötü herşey için, her söz için özür dilerim.. Kocaman bir özür bu... Hayatımda hiçbir şeyi dilemediğim kadar candan ve yürekten beni affetmeni diliyorum. 1 haftadır berbat durumdayım. Gözyaşlarımın, başağrımın, içimden gidenlerin, ömrümden eksilenlerin haddi hesabı yok. Ellerim ve dizlerim sürekli titreme halinde... Yitip gidenin sen olduğunu düşündükçe göğsüm daralıyor, nefes bile almakta zorluk çekiyorum.

Sana yazmamak için çok direndim. Gururumdan dolayı... 1 haftadır nasıl bir mücadele içindeyim bilemezsin... Ama en sonunda artık ne gurur kaldı bende, ne sabır.. Önce mesaj attım, sonra aradım ama sanırım hiçbirini almadın. Kızgın olduğunu biliyorum ve hak veriyorum. Gelip evinin önünde beklesem, babandan çekindiğim için yapamam,iş yerini aramak istesem seni sinirlendirmekten korktuğum için cesaret edemem, zaten ürkek birisiyim, nolur sana ulaşma yollarımı tıkama. Tek amacım kollarında olmak, sana sarılabilmek... Ben sensiz yaşayamayacağım, abartı gelebilir sana bu, ben bile kendime inanmıyorum bu sözleri nasıl sarfettiğime ama inan senin değerini seni kaybedince daha iyi anladım. Ben sensiz olamayacağım, bana dönmezsen eğer, babamdan sonra hayatımdaki ilk ve tek erkeği kaybetmiş olmanın acısıyla sanırım ömrüm sonlanacak. Bu ömrü berbat etmek de, birlikte "mutlu" tüketmek de senin şu anda ellerinde... Yalvarırım, olur beni affet. Bir umutla sana ulaşabilmeyi bekliyorum. Hayatta herkes bir şansı hak eder, eminim ki senin yüreğinin güzelliği de bana böyle bir şansı verecektir. İnan bana herşey çok güzel olacak, yeter ki ...

Sana sevgililer gününde Turgut Uyar'dan Göğe Bakma Durağı şiir kitabını almıştım. Vermek kısmet olmadı... Evde hala sana aldığım hediyeler atkı, bu kitap ve başka kitaplar duruyor. Atmaya kıyamadım. Bana aldığın hiçbir şeyi de atmaya kıyamadım. Onlar benim için seninle olan mutlu günlerimin yadigarı... Ben bu hale nasıl geldiğimize inanamıyorum, babamdan sonra hayattan ümidimi kesmişken allah seni bana gönderdi. Nolur şimdi tam hayatımda bir ilahi armağanın varlığına alışıyorken bırakma.. Eğer bırakırsan da canın sağolsun, hep mutlu olmanı dilerim hayatta. Ben seninle çok mutlu günler geçirdim, sen de sonsuz mutlu ol..

Sana son olarak aşağıdaki şiiri sana armağan ediyorum. 
Gecikmiş bir sevgililer günü hediyesi olarak kabul etmeni dilerim.
Olur da bensiz kalmayı tercih edersen birgün bir yerde denk gelirse beni hatırlatsın sana.. Ben seni çok sevdim !


"Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin...
Seni aldım bana ayırdım, durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım..."

6 Mart 2014 Perşembe

Ofsayt ve Kırmızı Kart


  1. Derya'yla Optimumda tanıştırma ve yeni yıl planı için gerilme
  2. Evde kalmasına izin vermediğim için sinirlenme
  3. Yeniyıl planları için kardeşimi ve ailemi seçtiğim (daha doğrusu kendisi plan yapmadığı için benimle kutlamak istemiyor düşünceme karşın ailemle plan yaptığım için) sitemler, bağırmalar
  4. Yeniyılda ailemin yanına gelmek istemesi ve kabul etmemem
  5. Ayrılmak istemesi
  6. Birkaç gün izin alıp eve gitmem ve ardından yeniyılı onunla kutlamak için plan yaparken annemin apar topar hastalanışı
  7. Yeniyıla hastanede gireceğiz derken Noel Baba gibi elleri kolları dolu gelmesi ve ailemle tanışması
  8. Yeğenimle atışması
  9. Sabahki kahvaltıya gelmek istememesi
  10. Öğleden sonraki hayvanat bahçesine gelmeyişi beni Karşıyaka'da apar topar bıraktırması
  11. Alsancakta buluşmamız ve geç kalma yüzünden birbirimize girmemek için alttan almalarım
  12. Bir sonraki pazar kahvaltıya gidecek olmamız ve öğlenlere kadar işlerini bitirmemesi yüzünden kahvaltı etmeme kızışı. deli kızışı ve beni ağlatmaları
  13. Özdileke gitmek için sözleştiğimiz bir gün de işinin çıkışı ve benim yalnız gitmeme sinirlenip "cehennemin dibine kadar yolun var" diye bağırması
  14. Sevişme esnasında üzerimden kalkıp gitmeleri hatta ve hatta evi terketmeleri
  15. Bir pazar günü onlara gidişim ve babasının geldiği korkusuyla beni evden atarcasına gönderişi
  16. Yürüyüşe gittiğimizde "elimi tutma" uyarıları
  17. Arkadaşlarıyla veda yemeklerine benim hiç çağrılmamam ve ardından gittiğimiz yerlerde söylediğim içeceği bitirmeden kalkıp eve gelişimiz
  18. Hiçbir arkadaşı ile tanıştırılmamam
  19. Optimuma onu görmeye gittiğimde bana nerde kaldın soruma karşılık ateş püskürmesi ve kalkıp masadan gitmesi
  20. Balık tutmadım deyip içerisinde balık var dediği kocaman çanta
  21. Bakire sevgilim olmadı, sen ilksin deyip bakire sevgililerim de oldu deyişi
  22. Eve tamircilerin gelmesi sorunu
  23. Hiçbir arkadaşımla görüşememe durumu
  24. Erkeklerle görüşemezsin kısıtlaması
  25. Yabancı misafirleri karşılamaya gidişim için görsel malzemesin deyişi
  26. Tüm iş yoğunluğu arasında operaya vaktinde gelebilmesi ise hayret verici... Acaba başka bir sevgilisi vardı da, ben mi salaktım?
  27. Cafelerde beni çıldırtacak kadar absürd sözleri ve benim masalardan kalkıp gidişim
  28. Sevgililer günü hediyesi yüzünden beni kovarcasına rezil etmesi
  29. Urlaya rakı içmeye gidelim deyip ardından cafeye gitme fikrim için beni azarlaması
  30. Sevişirken ellerimi üzerine sürdüm diye kalkıp gitmesi
  31. En son balkanlar gezisi olayı
  32. Evin önünde hayvan diye bağırması

"Hayvan"

28 Şubat'taki kararımın kesinleştirmek için telefonumdan aramalarını ve SMS'lerini engelledim. Biliyordum çünkü rahat durmaz vicdanım, yine yumuşar, yine acır, yine sever...Nitekim kararımı uygulamak 5 gün sürdü.. Aramalarını gördüm ama büyük kararlılıkla dönmedim. Zannettim ki bu ona güzel bir ders olur artık anlar ve düzelir... Sebep de boktan birşeydi aslında, Balkanlar turuna gitmek ya da gitmemek üzerine..Gitmezdim de ama asıl olan bu değil tabii, ifadesi, sertliği, sürekli benim isteklerimi geri plana itmesi, daha da önemlisi beni susturması...

Neyse 5 martta engellemeleri kaldırdım ve tahmin ettiğim gibi akşam aradı... Tam bir ümitle teli açtım ki, bana boyunluğunu istediğini söyleyen bir soğuk cümle kurdu. Aramaya başladım koca evin içinde, hakikaten neredeydi bu? Ama tuhaftır, nerde olduğunu bir türlü bulamazken onun aşağıda olduğunu farkettim. Balkondan baktım, gönlüm dayanmadı soğukta el gibi konuşmasına.. Çağırmalarıma olumsuz yanıt verince pijamalarla aşağıya indim ve gel yukarda konuşalım hem de bu arada ben boyunluğu ararım dedim. Cevap "Gelmeyeceğim, Allah senin cezanı versin, müstehakını versin" deyip garip beddualar olunca koşa koşa yukarı çıktım. Bu adamdan birşey olmaz dedim bir daha !

Ardından tel ile aradı, bunları akıl edemeyecek kadar saygısızlığımdan tut, hediyelerin üzerine yatıyor olmam, kişisel hediye almamış olmam, mutfak tepsisini çöpe atacak olması hakkında konuşurken artık yeter deyip sözümü kesmelerine aldırış etmeden konuşmaya başladım ve bir anda sokak "HAYVAN" sesiyle inledi ! Tel yüzüme kapandığı için bunu sokaktaki yankıdan duyabildim ve şok geçirdim. Bana "hayvan" dedi... İçimdeki şaşkınlık, korku ve utançla birleşti. Ben ki ses yükselmelerine tahammül edemeyen birisi olarak nasıl oldu da bu şekilde bir muameleye maruz kaldım? Ardından çekip gitti sanırım, bakmadım. Sonra mesajlar attı, boyunluğu da istemiyormuş... Mailler atmış da nasıl görmemişim. Aksi gibi de telim bozuktu, gerçekten görmemiştim... Ama inanmak güç tabii, nasılsa yalancıyımdır ya ! Ardından tel ile aramalar, bağırmalar hala saydırmalar... Neden arıyorsun, bitti, ayrıldık artık deyince de ses yok... Hani ben şimdi hayvansam, her seferinde özür dileyen, öfke kontrolünü beceremiyorum, sorun bende, kendimi düzelteceğim diyen o adam nerde? Hangisi gerçek??

Böyle işte.. İkinci sevgilimden bu şekilde ayrıldım. Hakaretler eşliğinde... Medeni ve yetişkin insanlar olarak insanca konuşmayı beceremeden! Üstelik eve gel, konuşalım çağrılarıma karşın "sen ne biçim insansın ki, beni şimdi de eve davet ediyorsun?" karalamalarına maruz kalarak....
Bu seferkinin "son" olduğuna inanmıştım. Allah tarafından mucizelerle gönderildiğine... İsyan etmiyorum ama... Allah'ım bunda da beni daha beterlerinden saklamıştır. Teşekkürler !