Hakkımda

Uzun yıllardır yalnız birinin hikayeleridir bunlar. Kendinizden birşeyler bulmanızı dilerim.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Bıçaksırtındaki Sırça Köşk

Birbirinin aynı günler yığını şimdim, geleceğim.. Ne zaman ayrıldık, en son ne zaman yazdım, ne zaman seni sosyal medyada takip etmekten geçtim bilmiyorum. Bir zaman oldu ama... Seni artık beklemiyorum, takip etmiyorum.. Herhalde kendime -kendimce- tanıdığım süreyi geçtik. Nedense inanmışım ama geleceğine, bunları aşacağımıza...İnanmak istemişim aslında.. Artık inanan yerlerimi kesip attım ! Ağır oldu hesaplaşmam ama, kendimi inanmaktan caydırdım... Sana inanan ben ile "gelmez" diyen ben'in sürekli kavgasından bitap düşmüş ruhuma nihayet anlattım; bitti, gitti !

Garip değil mi? Bir insan başladığına inandığı kadar çabuk, bittiğine inanamıyor. Doğduğuna inandığı kadar çabuk, öldüğüne inanamıyor...Benim gibi modellerde bu şekilde bir doğuştan arıza var, fabrika hatası... Yıllarca "zor" kız olduğumuzda "kıymetli" olacağına inandırılmış bir nesil olarak bırak takdir görmeyi, altında bir yalan olduğuna dair şüphenilen bir modeldim ben...
Takılı kalan bir modeldim... Çok erkek olmadığı için hayatımda, olanları kolay unutamıyordum nasılsa... Kezbanlık var işte kanda, ne kadar yaşlansan da... 

Hala gözlerim doluyor, hala ağlamalara doymuyorum. Dışardan bakan bir başka göze göre, intiharından korkulan bir vakayım aslında, bıçak sırtında evriliyorum ! Ama bir iyi yanı var eskiye göre, ümit etmiyorum... Susuyorum ! Kimselerle bunu konuşmak da istemiyorum. Sanki konuşursam içimdeki sırça köşkler kırılacak, sesten aşınacak... Şiddetle susuyorum ! 

Hayat insanı bazen bir su kenarına getirir, bırakır. Yürünmez de öyle hep, atlayamazsın da üzerinden, sadece susulur ! 

Hiç yorum yok: